Elektrikli Araçlar
Bilgi Bankası
Elektrikli araç, klasik benzinli ve dizel otomobillerden farklı olarak, içten yanmalı motor yerine elektrik motorundan güç sağlayan taşıtlardır. Bu araçlarda kullanılan elektrik motorları batarya ve pil setleri aracılığıyla çalışır. Model bazında farklı batarya türlerine sahip olabilen elektrikli taşıtlar -güç kaynağı yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edildiği takdirde- doğa için en zararsız ulaşım alternatifidir.
Elektrikli arabanın çalışması için motora gereken güç, bataryada depolanan elektrik enerjisi üzerinden sağlanır. Geleneksel otomobillerde yakıtın yanması sonucu ortaya çıkan enerjinin sadece yüzde 25’i kullanılabilirken, elektrikli otomobillerde enerji dönüşümü güç kaybı olmaksızın gerçekleşir. Çünkü elektrikli araçlarda kullanılan motorlar, doğrudan alternatör (alternatif akım üretici) olarak çalışması sayesinde mekanik enerjiyi başka ileticiye gerek olmadan elektrik enerjisine dönüştürür. Bundan dolayı elektrikli araçlarda egzoza da ihtiyaç yoktur. Üstelik frene basıldığında, elektrik enerjisi daha sonra kullanılmak üzere depolanabilir. Bataryalı elektrikli araçlar veya tam elektrikli araçlar, fosil yakıtlarla çalışan içten yanmalı motorlu araçların aksine, tekerlekleri çalıştırmak için bataryada depolanan elektriği kullanır. Geleneksel bir yakıtla çalışan aracın yakıtı bittiğinde, araç sahibinin depoyu doldurmak için bir benzin istasyonuna uğraması gerekir. Buna karşılık elektrikli araç sürücüleri, harici bir elektrik kaynağı kullanarak bataryayı şarj edebilir. Plug-in hibrit elektrikli araçlarda ise benzinli veya dizel motorun yanı sıra elektrik motoru bulunur, ancak bu araçlarda da batarya aynı yöntemle şarj edilir.
Bir elektrik motoru son derece düşük hızlarda maksimum tork sağlayabildiğinden, elektrikli arabalar birden fazla vites gerektiren klasik otomobillerin aksine tek vitesli şanzımanlar kullanır. Geleneksel motorlar, güç çıkışını motor hızının dar bir aralığında yapar, bu nedenle motor hızını en iyi verimlilik aralığında tutmak için birçok vites gerekir.
Benzin veya dizel ile çalışan geleneksel arabaların aksine, elektrikli arabalar genellikle bataryalarında depolanan elektrikle çalışırlar. Elektrikli otomobillerde kullanılan lityum iyon piller, harici bir elektrik kaynağına bağlanarak şarj edilebilir. Araç sahipleri, arabalarını şarj noktası kurarak evlerinde veya dışarıdaki şarj istasyonlarında şarj edebilir. Çoğu elektrikli aracın sürüş menzili şarj başına ortalama 200 mil (322 km) olup, bu da günlük yolculuk için yeterlidir. Ayrıca son yıllarda teknolojinin gelişimi ile birlikte tek bir şarj ile gidilen mesafe giderek artıyor, otomotiv üreticileri 300 mil veya daha fazla gidebilen elektrikli araçlar yapıyorlar.Piyasada size en yakın şarj istasyonunu bulmanıza yardımcı olacak birçok uygulama bulunmaktadır.
Elektrikli otomobiller, konvansiyonel araçlara göre daha az egzoz emisyonu üretir. Ancak elektrikli araba bataryası üretmenin geleneksel bir aracın üretimine kıyasla daha fazla CO2 emisyonuna yol açabileceğine dair çekince taşıyanlar da var. Elektrikli araç üreticileri bu sorunu çözmek için tesislerde çevreye zararlı enerji türlerinin kullanımını azaltmak gibi çeşitli adımlar atmaktadır. Üretim aşamasındaki çekincelere rağmen, elektrikli arabalar kullanım ömürleri boyunca benzinli araçlara kıyasla çok daha az zararlı emisyon üretir. Kia, elektrikli araçlara yönelmek için büyük yatırımlar yapan otomotiv üreticilerinden biridir.
Elektrikli bir otomobilin fiyatı, petrol yakıtlı bir otomobile kıyasla daha yüksek olma eğilimindedir. Ancak elektrikli bir arabanın fosil yakıtlı bir arabaya kıyasla üstün geldiği nokta, arabayı aldıktan sonra çıkacak olan masraflardır. Konvansiyonel araçlarda, motor bakımı için motor yağı, soğutucu, şanzıman sıvısı ve kayış değişimine ciddi miktarda para harcamanız gerekebilir. Elektrikli araçlarda içten yanmalı motorlar bulunmadığı için bu tür maliyetler ortadan kalkar. Bu araçlarda en ciddi bakım gideri batarya paketinin değiştirilmesidir. Ancak üreticinin batarya garantisi çoğu durumda bu maliyeti kapsar. Bunun yanı sıra, dünyanın dört bir yanındaki elektrikli araç sahiplerinin ve alıcılarının vergi indirimi veya teşviklerden yararlanma imkanı vardır. Geleceğimizi daha yeşil kılmak için birçok ülke fosil yakıt tüketimi konusunda çevresel vergiler uyguladı ve bu da geleneksel araç sürücüleri için ekstra yük demek.
Elektrikli bir otomobilin fiyatı, petrol yakıtlı bir otomobile kıyasla daha yüksek olma eğilimindedir. Ancak elektrikli bir arabanın fosil yakıtlı bir arabaya kıyasla üstün geldiği nokta, arabayı aldıktan sonra çıkacak olan masraflardır. Konvansiyonel araçlarda, motor bakımı için motor yağı, soğutucu, şanzıman sıvısı ve kayış değişimine ciddi miktarda para harcamanız gerekebilir. Elektrikli araçlarda içten yanmalı motorlar bulunmadığı için bu tür maliyetler ortadan kalkar. Bu araçlarda en ciddi bakım gideri batarya paketinin değiştirilmesidir. Ancak üreticinin batarya garantisi çoğu durumda bu maliyeti kapsar. Bunun yanı sıra, dünyanın dört bir yanındaki elektrikli araç sahiplerinin ve alıcılarının vergi indirimi veya teşviklerden yararlanma imkanı vardır. Geleceğimizi daha yeşil kılmak için birçok ülke fosil yakıt tüketimi konusunda çevresel vergiler uyguladı ve bu da geleneksel araç sürücüleri için ekstra yük demek.
Elektrikli araçlar bataryalarının türlerine göre farklı sınıflara ayrılır. Bu doğrultuda, güncel olarak dört farklı elektrikli araç tipi bulunur:
Hibrit araçlar, normal araçlar gibi hem içten yanmalı motor hem de elektrik motoru ve bataryası bulunan otomobil türleridir. Geleneksel araçlardan EV’ye geçiş için ara bir tür olan hibrit elektrikli araçlar, temel güç kaynağı olarak yine akaryakıtı kullanır. Araçta yer alan içten yanmalı motor, akaryakıt ile sağladığı enerjinin bir kısmını mekanik olarak bağlı bulunduğu elektrik motoruna aktarır. Elektrik motoru ilk kalkışta, dur-kalk esnasında, vites geçişlerinde ve düşük hızda devreye girerek daha az yakıt kullanılmasını sağlar. Ancak bu araçlar, temel güç kaynağı bakımından elektrikli araçlar sınıfına dahil edilmek yerine ortak kümede değerlendirilmektedir.
Çevre dostu: Hibritlerde hem elektrik motoru hem de benzinli motor bulunduğundan, daha az fosil yakıta ihtiyaç duyarlar, bu da karbondioksit (CO2) emisyonlarını azaltır. Üstelik, geleneksel otomobillere kıyasla birim yakıtla katedilen mesafe açısından daha verimli bir performans gösterirler.
Ekonomik avantajlar: Dünyanın dört bir yanındaki pek çok devlet, hibrit alıcıları ve sahipleri için vergi indirimleri ve teşvikler getirmiştir. Ayrıca çevre vergilerinden de muaftırlar.
Daha yüksek ikinci el piyasa değeri: Giderek daha çok insan benzin fiyatlarındaki dalgalanmalardan bıktıkça ve gezegenimizi koruma konusunda daha çok bilinçlendikçe, hibrit ürünlere geçmeye daha istekli hale geliyor. Bu sebeple, bu araçların ikinci el değerleri sürekli artıyor.
Daha hafif: Hibrit ürünler, araçların daha az enerjiyle çalışmasını sağlayan hafif malzemelerle üretilir. Küçük ve hafif yapılı motorları da enerji tasarrufu sağlar.
Rejeneratif frenleme: Hibritler, sürücü frenlediğinde bataryanın biraz şarj edildiği "rejeneratif frenleme" adı verilen sistemi kullanır. Bu mekanizma, sürücüye arabasını şarja takmadan önce daha fazla zaman verir.
Hibrit arabaların dezavantajları Daha az güç: Elektrik motoru ile benzinli motoru birleştiren hibrit ürünlerde öncelikli güç kaynağı benzinli motordur. Bu nedenle, ne benzinli motor ne de elektrik motoru, geleneksel benzinli veya elektrikli otomobillerde olduğu kadar güçlü çalışmaz. Ancak hibritler genellikle günlük rutinlerinde şehirde araba kullanan sürücüler için iyidir.
Fiyat: Hibrit ürünlerin ilk maliyeti çoğu durumda geleneksel araçlardan daha pahalıdır.
Daha yüksek bakım masrafları: Motorları ve sürekli gelişen teknoloji sebebiyle gerekli uzmanlığa sahip bir teknisyen bulmak kolay olmayabilir. Üstelik uzmanlar büyük ihtimalle bakım ve onarım için sizden daha fazla ücret alacaklardır. Ayrıca, en yüksek bakım masrafı bataryanın yenilenmesidir.
Daha az yol tutuşu: Hibritlerin mekanizması geleneksel araçlara kıyasla daha karmaşıktır, bu da fazladan ağırlığa sebep olur ve yakıt verimliliğini azaltır. Bu nedenle hibrit otomobil üreticileri ağırlığı azaltmak için daha küçük motor ve bataryalar geliştirmek zorunda kalmıştır. Ancak bu aracın gücünü ve gövde ile süspansiyondaki desteği azaltır.
Elektrik çarpması riski: Hibrit bataryalarında yüksek voltaj bulunur, bu da kaza halinde yolcular ve kurtarma ekipleri için elektrik çarpması riskini artırabilir.
Plug in hybrid araçlar, akaryakıt hazne girişine ek olarak şarj girişi de bulunan hibrit araç türleridir. EV’lerdeki gibi bu araç türlerinde de elektrik motorunun şarj dolumu dışarıdan sağlanabilmektedir. Hybrid ile elektrikli araba arasındaki fark, bu araçlarda tam tersine ortak bir özelliğe dönüşür. Çünkü plug in hibrit araçlarda içten yanmalı motor ile elektrik motoru birbirinden bağımsız bir şekilde çalışır. Ancak sürüş esnasında birbiri ile dönüşümlü bir şekilde devreye girer. Akaryakıt azaldığında elektrik motorunun çalışmaya başlaması ve bu sayede yolda kalma olasılığının düşmesi, plug in hybrid’lerin en güçlü özelliğidir.
Bataryalı elektrikli araçlar, elektrik motoruna güç vermek ve tekerlekleri döndürmek için bataryasında yüklü olan enerjiyi kullanan otomobillerdir. Depolanan enerji tükendiğinde, batarya bir duvar prizi ya da özel bir şarj ünitesi yardımıyla yeniden doldurulur. Bu araçlar, benzin veya mazot ile çalışmadıkları için “tamamen elektrikli” araçlar olarak kabul edilir. Egzozu bulunmayan bataryalı elektrikli araçlar, bu açıdan çevre ile en barışık otomobil türleridir. Güneş veya rüzgâr enerjisi ile şarj edilebilme imkânı sayesinde ise ülkelere mali ve ekolojik olarak büyük katkılar sağlayabilmektedir.
Yakıt hücresi araçları, elektrik motoruna güç vermek için hidrojen gazı kullanan taşıtlardır. Yakıt hücresine sahip olan arabalar ve kamyonlar -benzinli veya dizel araçların aksine- elektrik üretmek için hidrojen ve oksijeni birleştirir. Tamamen elektrikle çalıştıkları için EV olarak kabul edilseler de bu araçlarda şarj dolumu değil, farklı bir yakıt ikmali işlemi yapılmaktadır.
Hidrojen gazının elektriğe dönüştürülmesi sırasında motor sadece su ve ısı üretir. Bu nedenle yakıt hücresi araçları, sürüş esnasında herhangi bir egzoz salınımı yapmaz. Ancak hidrojenin kendisinin üretilmesi, sera gazı emisyonları da dahil olmak üzere farklı düzeylerde çevre kirliliğine yol açabilir. Buna rağmen yakıt hücresi araçları, benzinli ve dizel araçlara göre yüzde 30 daha az emisyon yaratır.
Elektrikli araçlar ile geleneksel benzinli ve dizel araçlar arasında performans açısından hiçbir fark bulunmuyor. Bilhassa elektrikli araçlar, anlık tork ürettiği için içten yanmalı motorlu araçlara göre çok daha hızlı tepki verebilme özelliği taşıyor. Ayrıca elektrik motoruna sahip olmasından dolayı egzoz da bulundurmadığından, kullanıcılara çok daha sessiz ve konforlu bir sürüş deneyimi sunuyor. Sıfır karbon salınımı sayesinde ise hem sürücü hem de doğa dostu bir özellik kazanıyor.
Hidrojen gazının elektriğe dönüştürülmesi sırasında motor sadece su ve ısı üretir. Bu nedenle yakıt hücresi araçları, sürüş esnasında herhangi bir egzoz salınımı yapmaz. Ancak hidrojenin kendisinin üretilmesi, sera gazı emisyonları da dahil olmak üzere farklı düzeylerde çevre kirliliğine yol açabilir. Buna rağmen yakıt hücresi araçları, benzinli ve dizel araçlara göre yüzde 30 daha az emisyon yaratır.
Elektrikli araçlar ile geleneksel benzinli ve dizel araçlar arasında performans açısından hiçbir fark bulunmuyor. Bilhassa elektrikli araçlar, anlık tork ürettiği için içten yanmalı motorlu araçlara göre çok daha hızlı tepki verebilme özelliği taşıyor. Ayrıca elektrik motoruna sahip olmasından dolayı egzoz da bulundurmadığından, kullanıcılara çok daha sessiz ve konforlu bir sürüş deneyimi sunuyor. Sıfır karbon salınımı sayesinde ise hem sürücü hem de doğa dostu bir özellik kazanıyor.
Hidrojen gazının elektriğe dönüştürülmesi sırasında motor sadece su ve ısı üretir. Bu nedenle yakıt hücresi araçları, sürüş esnasında herhangi bir egzoz salınımı yapmaz. Ancak hidrojenin kendisinin üretilmesi, sera gazı emisyonları da dahil olmak üzere farklı düzeylerde çevre kirliliğine yol açabilir. Buna rağmen yakıt hücresi araçları, benzinli ve dizel araçlara göre yüzde 30 daha az emisyon yaratır.
Elektrikli araçlar ile geleneksel benzinli ve dizel araçlar arasında performans açısından hiçbir fark bulunmuyor. Bilhassa elektrikli araçlar, anlık tork ürettiği için içten yanmalı motorlu araçlara göre çok daha hızlı tepki verebilme özelliği taşıyor. Ayrıca elektrik motoruna sahip olmasından dolayı egzoz da bulundurmadığından, kullanıcılara çok daha sessiz ve konforlu bir sürüş deneyimi sunuyor. Sıfır karbon salınımı sayesinde ise hem sürücü hem de doğa dostu bir özellik kazanıyor.
1. Elektrikli Araçların Avantajları
Yazımızın girişinde, elektrikli otomobillerin avantajlarına aslında ana hatlarıyla az çok değinmiş olduk. Fakat konuyu biraz daha geniş bir düzleme taşımanın zamanı geldi, değil mi? Bakalım, elektrikli araçlar kullanıcılarına hangi yönlerden fayda sağlıyor?
1.1 Çevreye Duyarlılık
Elektrikli araçların çalışma prensibi doğrultusunda debriyaj, şanzıman ya da egzoz borusunun bulunmaması, standart benzinli ve dizel araçlardan en büyük farkını oluşturuyor. Bu yönüyle bakıldığında elektrikli araçlar, egzoz gazı emisyonu yapmadığı için tamamıyla çevreye duyarlı bir özellik kazanıyor. Özellikle sürdürülebilirlik konusunda birçok şirket, çalışanlarının da karbon ayak izini azaltmak üzerine önemli adımlar atıyor. Bu sayede kişisel kullanımın beraberinde, şirket araçlarının elektrikli araçlara dönmesi de beklenen adımlar arasında yer alıyor.
1.2 Konforlu Sürüş Keyfi
Konforlu arabalardan beklenen en önemli özellikleri seri hız değişimi, sessiz sürüş ve hızlı tepki verme süresi olarak değerlendirmek mümkün. Elektrikli araç motoru ise sahip olduğu özellikler itibarıyla tüm bu konularda EV kullanıcılarının beklentilerini karşılıyor. Çünkü bu otomobiller anlık tork ürettiği için taşıma, tepki verme ve sürüş konforunu geliştiren düşük bir ağırlık merkezine sahip oluyor. Bu da elektrikli araçların klasik otomobillere kıyasla çok seri bir şekilde hızlanıp yavaşlamasını sağlıyor. Öte yandan ise daha sessiz ve çok daha yumuşak bir sürüş vadediyor.
1.3 Düşük Yakıt Maliyeti
Elektrikli araba şarj maliyeti bakımından, geleneksel araçlardaki benzin ve mazot tutarına göre yüzde 75’e kadar tasarruf sağlıyor. Bu, ayrıca petrol ürünlerinde ülkelerin dışa bağımlılıklarını azaltarak, sadece kişisel bazda değil ulusal olarak da ekonomiye katkıda bulunuyor. Nitekim fiyatların döviz cinsinden olması ve yakıta gelen zamlar, ülkelerin gelecek stratejilerinde elektrikli araçlara daha sıcak bakmasında önemli faktörleri oluşturuyor.
1.4 Şarj İstasyonu Bulma Kolaylığı
Türkiye’de elektrikli araç şarj istasyonlarının sayısı günden güne büyük bir artış gösteriyor. Özellikle de ülkenin en yoğun nüfusuna ev sahipliği yapan İstanbul, Ankara ve İzmir gibi şehirlerde, bu artış son yıllarda daha net bir şekilde gözlemlenebiliyor. Günümüzde birçok elektrikli araç, hemen hemen bütün AVM’lerde, benzin istasyonlarında ve evlerde kolayca şarj edilebiliyor. Hatta bu alandaki teknolojik gelişmeler, şarj tipleri ve ünitelerinde de devrim niteliğinde gelişmeler yaşanacağını haber veriyor.
1.5 Düşük Bakım Masrafı
İçten yanmalı motora sahip araçlarda hareket için önce, yanan yakıtı enerjiye çeviren karmaşık bir sistem gerekiyor. Bu sistemlerde ise yağ ve filtreler gibi arızalanma riski veya yenilenme ihtiyacı doğuran pek çok bileşen bulunuyor. Buna karşılık elektrikli araçlar, doğrudan bataryadan güç aldığı için daha basit bir motor kurulumu ile üretiliyor. Bu da elektrikli araçların bakım masraflarını önemli ölçüde düşürüyor.
2. Elektrikli Araçların Dezavantajları
Gelişme süreci devam eden bir alan olarak, elektrikli araçların günümüz teknolojik koşullarında hala birtakım dezavantajları söz konusu olabiliyor. Bununla beraber, EV konusunda hızla devam eden Ar-Ge çalışmaları ile bunların da kısa zamanda aşılacağı öngörülüyor. Peki, elektrikli araçların günümüz şartlarında dezavantajları neler olabilir? Hadi, inceleyelim:
2.1 Yüksek Fiyat
Araçlara gelen zamlar, son dönemlerde otomobil sahibi olmak isteyenler için en büyük olumsuzluklar arasında yer alıyor. Haliyle geleneksel otomobillere nazaran daha yüksek fiyatlı olan elektrikli araçlar da fiyat bakımından daha dezavantajlı bir hale gelebiliyor. Ancak elektrikli araçlar görece yeni olmasına rağmen, teknolojik gelişmeler doğrultusunda üretim materyallerinin, bataryaların ve şarj istasyonlarının maliyeti her yıl azalıyor. Bunun da geleneksel araçlarla EV’ler arasındaki fiyat farkını azaltması öngörülüyor.
2.2 Belirsiz Piyasa Şartları
EV’lere yönelik olumsuz değerlendirilen bir diğer konuyu da ikinci elden satış imkanları oluşturuyor. Özellikle Türkiye gibi elektrikli araç kullanımının gelişmediği pazarlarda, bu araçların ikinci elden satışı şu an için belirsizliğini koruyor. Öte yandan her yıl yeni bir elektrikli araç modeli ve batarya konsepti ortaya çıkıyor. Bunlar önceki yıla göre daha gelişmiş teknolojilerle donatıldığı için bu süreçte satın alım yerine kiralama yapmak daha makul olabiliyor.
2.3 Uzun Şarj Süresi
Elektrikli araçların şarj dolum süresi ve menzili, bu alana dair en çok merak edilen konuların başında geliyor. Şöyle ki elektrikli araçlar, şarjı tam kapasite doluyken uzun menzil gidebilmesi sayesinde -model bazında - geleneksel otomobillerle eş değer kilometreyi katedebiliyor. Hatta bazı modeller, kimi içten yanmalı motora sahip araçlara göre daha az enerji kullanarak daha çok yol gidilebilmesine olanak tanıyor.
Bir diğer konu olan şarj süresi ise AC (alternatif akım) ve DC (doğru akım) şarj istasyonuna göre büyük değişkenlikler gösterebiliyor. AC istasyonda araç bataryasının şarjı 6 ila 8 saatte tam kapasite dolarken, DC istasyonlarda bu süre 40 dakikaya kadar inebiliyor. Yine de bu süre, günümüzde akaryakıt ikmalinin süresine göre hayli uzun kalıyor. Ancak bu konuda da yapılan çalışmalar, EV bataryalarının ilerleyen yıllarda 10 dakikada tam kapasite dolabileceğini işaret ediyor.
2.4 Belirli Markalarda Pil Kirası Ücreti
Bazı EV üreticisi markalar, araçlarda kullanıma sundukları bataryalar için de ayrıca kira masrafı yansıtabiliyor. Bu durum potansiyel EV alıcıları için görünürde dezavantaj olsa da pil kiralamak, satın almaya nazaran çok daha büyük getiriler sağlayabiliyor. Şöyle ki kiralama işleminde; bataryanın performansı azaldığında, üretici firma tarafından yenisinin sağlanması da sözleşmeye dahil tutuluyor. Çünkü bataryanın sigorta ödemeleri de kira tutarının içerisinde yer alıyor.
Pil kirası olmayan elektrikli arabalarda ise kimi markalar, batarya bakım ve değişimini satın alma ücretine yansıtarak tam garanti ve bakım desteği sunabiliyor. Bundan hareketle; pilin kiralanması veya garanti ve değişim ücretlerinin satın alım fiyatına yansıtılması, kullanıcılara her iki yönden de avantaj sağlayabiliyor.
Enerji verimliliği
Geleneksel araçlara göre enerji verimliliği açısından çok daha iyi performans gösterirler.
Elektrikli araba bataryaları, aracı çalıştırmak için enerjinin yüzde 59 ila 62’sini
dönüştürürken, benzinle çalışan arabalar yalnızca yüzde 17 ila 21’ini dönüştürür.
Yüksek performans
Elektrikli araçların motorları, güçlü hızlanma ile sessiz ve sorunsuz bir sürüş sağlar.
Daha az bakım
Elektrikli arabalar, geleneksel arabalara göre çok daha az hareketli parçadan oluşur.
Benzinli araçlar gibi yağ değişimine veya yakıt filtresi, triger kayışı ve susturucu
değişimine ihtiyaç duymazlar. Bu sayede zamandan ve paradan önemli miktarda tasarruf
edersiniz.
Daha pratik
Geleneksel araç sahipleri, arabalarının deposunu doldurmaları gerektiğinde benzin
istasyonuna uğramak zorundadır. Ancak elektrikli bir otomobille bunu yapmanız
gerekmez. Elektrikli arabanızı gece evde şarj edebilirsiniz. Aracınızı işyerinde veya
marketten alışveriş yaparken de şarj edebilirsiniz.
Elektrikli araçların faydalanabildiği vergi indirimleri
Dünyadaki birçok devlet, elektrikli araçların satışını artırmak için vergi indirimleri
ve çeşitli teşvikler sunuyor. Bu da sizin iyi bir ekonomik avantaj demektir.
Daha az kirlilik: Elektrikli araçlar, içten yanmalı motorlu otomobillere kıyasla daha az egzoz emisyonu üretirler veya hiç üretmezler. Benzinli ve dizel araçlar hava kirliliğinin en büyük sebeplerinden biri olarak gösterilmiştir.
Yenilenebilir enerji Elektrikli arabaları şarj etmek için yenilenebilir enerji kullanılması CO2 emisyonlarını daha da azaltmaya katkı sağlar. Sadece bir kez kullanılabilen benzinin aksine, güneş, rüzgar, hidro ve jeotermal yenilenebilir enerjilerdir.
Doğa dostu üretim: Otomobil üreticileri elektrikli araçları daha çevre dostu malzemelerle inşa etme eğilimindedirler. Üretimde, geri dönüştürülmüş ve biyobazlı malzemeler kullanılmaktadır.
Daha yeşil gelecek: Teknoloji geliştikçe ve elektrikli otomobiller daha popüler hale geldikçe, ölçek ekonomilerinden faydalanılması mümkün hale gelecektir. Arz ve talep artışı daha iyi bir altyapının, daha verimli üretim tekniklerinin ve daha fazla malzeme seçeneğinin önünü açarak dünyamızı sera gazı emisyonlarının çok daha az olduğu, daha yeşil bir yer haline getirecektir.
Satılacak her elektrikli araç için üreticilerin belirli tasarım düzenlemelerine uymaları gerekir. Bu özelliklerin çoğu, araçların sürücüler için yeterince güvenli olmasını sağlar. Öte yandan, elektrikli araçların güç kaynağı tehlike teşkil eder. Üreticiler de buna yönelik riskleri azaltmak için ihtiyaca cevap verecek güvenlik özellikleri geliştirmektedir.
Lityum iyon batarya yanıcıdır ve alev alabilir. Hasar gördüğü takdirde kısa devreye sebep olabilecek güç hücrelerine sahiptir. Ancak lityum iyon bataryaların sebep olduğu yangın riski, geleneksel araçlardaki benzine kıyasla çok daha düşüktür. Kısa devreyi veya harici hasarları önlemek için elektrikli araçların bataryaları genellikle soğutucu sıvıyla doldurulmuş koruyucu bir soğutma malzemesi ile çevrelenir. Ayrıca, harici soğutmanın yanı sıra, tüm elektrikli arabalarda lityum iyon batarya paketi; tek, büyük bir parça olarak değil, bir dizi şeklinde monte edilir. Bunun amacı, hasar doğurabilecek arızaların önüne geçmektir.
Modern standart araçlar eksi 30 derece ile 50 derecenin üzerindeki sıcaklıklar arasında çalışacak şekilde tasarlanmışken, lityum iyon batarya 15 ila 45 derece arasında çok daha dar bir çalışma aralığına sahiptir. Bu sıcaklık aralığından çıkmamak oldukça önemlidir. Sıvı veya hava kullanan soğutma yönetimi ve izleme, bataryanın, aracın ve yolcuların güvenliği için şiddetle tavsiye edilir.
Yüksek kapasiteli daha büyük batarya paketlerine konulan daha fazla hücreye sahip büyük batarya paketleri kullanıldığı için, bu bataryaların hepsi ısıl sürüklenmeye maruz kalabilir. Lityum iyon bataryadaki her hücre yanıcı sıvı elektrolit içerdiği için, hücre kısa devre yaptığında elektrolit yanabilir ve basınç hızla artar. Isıl sürüklenme, 60 derece ve üstünde yangına sebep olan, durdurulamayan bir zincir reaksiyonudur. Üreticiler, elektrikli araçlarda ısıl sürüklenmenin yarattığı etkileri engellemek ve azaltmak için farklı yöntemler tasarlamaktadır.
Lityum iyon bataryalarda yer alan elektrolitler çok sayıda yanıcı malzeme ve zararlı kimyasal içerir, bu nedenle her koşulda yangına neden olabilir. Ancak üreticiler, bataryayı yangın duvarları ile ayıran küçük hücrelere bölerek sorunu çözmeye çalışıyor. Böylelikle yangının en azından komşu parçalara sıçraması geciktirilebilir. Bazı mühendisler daha az yanıcı ve daha az zararlı kimyasala sahip daha az riskli elektrolitler üretiyor.
Devam eden araştırma ve geliştirme sayesinde henüz ciddi bir elektrikli araç kazası yaşanmamıştır. Bununla birlikte, elektrikli araçların her açıdan içten yanmalı motorlu araçlardan daha güvenli olduğu unutulmamalıdır.
Elektrikli arabalar, içten yanmalı motorlu araçlara göre doğal olarak daha güvenlidir.
Tüm elektrikli araçların güç kaynağı olan lityum iyon bataryalar yanıcıdır ve hasar gördüğünde kısa devre yapabilecek güç hücreleri sebebiyle yangına yol açabilirler. Ancak içten yanmalı motorlu araçların kullandığı benzine kıyasla lityum iyon bataryaların yangın riski çok daha azdır. Kısa devreyi veya harici hasarları önlemek için elektrikli araçların bataryaları, genellikle soğutucu sıvıyla doldurulmuş koruyucu bir soğutma malzemesi ile çevrelenir. Ayrıca, harici soğutmanın yanı sıra, tüm elektrikli arabalarda lityum iyon batarya paketi; büyük, tek bir parça olarak değil, bir dizi şeklinde monte edilir. Bunun amacı, çıkabilecek arızalar sonucu doğabilecek hasarların önüne geçmektir.
Elektrikli arabalar emisyon üretmez. Yakıt yakan içten yanmalı motorlu araçlar, yan ürün olarak karbon monoksit ve karbondioksit gibi tehlikeli gazlar üretir. Bu gazlar sadece atmosfere zarar vermekle kalmaz, aynı zamanda ölümcül hastalıklara da yol açar. Elektrikli arabalarsa hiçbir emisyon üretmez. Yakıt yaktıkları için yan ürün olarak karbon monoksit gibi tehlikeli gazlar üreten içten yanmalı motorlu araçların aksine, elektrikli araçlar sadece elektrik bataryalarıyla çalışır. “Sıfır emisyon” hava kalitesinin artması ve hava kirliliğinin yol açtığı hastalıkların önemli ölçüde azalması anlamına gelir.
İçten yanmalı motor veya elektrik motoru fark etmeksizin, tüm arabalar ölümcül makinelerdir. İçten yanmalı motora sahip geleneksel araçlarda yakıt deposu bulunur, ancak elektrikli araçlarda böyle bir şey yoktur. Bu sebeple elektrikli araçlar, fosil yakıt kullanan araçlardan daha güvenlidir. Ancak bazı patlayıcı özellikleri taşıyan lityum iyon bataryaların da yangın çıkarması mümkündür. Yine de, fosil yakıtlı araçlara kıyasla bu durumun meydana gelme olasılığı çok daha düşüktür. Hatta, üretici şirketler elektrikli araçların yangın direncini artırmak için çalışmaya devam ettikçe, batarya teknolojisi de sürekli değişmektedir.
Aynı zamanda, elektrikli arabaların ağırlıkları güvenlik açısından olumlu bir etkiye sahiptir. Elektrikli araçlarda temel şarj edilebilir enerji depolama sistemi kurulu olduğundan, genellikle içten yanmalı motorlu araçlara kıyasla daha ağırdırlar. Fizik kuralı açıktır: Eğer farklı kütlelere sahip iki araç çarpışırsa, daha ağır olan hafif olana kıyasla daha az yavaşlar. Yani, ağır aracın içindeki kişiler çarpışma halinde hafif araçtakilere kıyasla daha az risk altındadır.
Dünya genelinde devletler, geleneksel benzinli araçlardan daha sürdürülebilir araçlara geçişi hızlandırmak amacıyla teşvikler sunuyor. Bunlar arasında, hem özel hem de şirket araçlarının sürücülerine yönelik vergi indirimleri ve vergi muafiyetleri, yasal teşvikler, para iadeleri ve ücret muafiyeti gibi çeşitli avantajlar yer almaktadır. Birçok piyasada satın almaların çoğu şirketler tarafından gerçekleştirildiği için vergi teşvikleri ve doğrudan sübvansiyonlar, bu hedefe ulaşamaya katkıda bulunabilir. Ayrıca, daha az emisyonlu araç sahiplerine vergi indirimi sağlanırken, fazla emisyon üreten araç sahipleri üzerindeki vergi yükünün artırılması da başka bir yaklaşım olabilir. Para iadesi gibi finansal teşvikler, özel alıcıları çevre dostu bir arabaya geçmeyi denemeleri için teşvik edebilir.
Vergi indirimlerinin amacı daha fazla insanın elektrikli araçlara geçmesini sağlamak adına elektrikli araçların yüksek olan başlangıç fiyatlarını dengelemek ve dünyayı daha çevre dostu hale getirmek için insanları teşvik etmeyi amaçlıyor. Vergi indirimleri, elektrikli araç satışlarını artırmaya yardım ediyor. Ne kadar çok elektrikli araç satılırsa fiyatları o kadar düşer, bu da yine satışları artırır. Sonuç olarak, yollarda gördüğümüz egzoz emisyonlu geleneksel arabaların yerini daha çevre dostu elektrikli otomobiller alacak.
Elektrikli araçların şarjı üç farklı seviyede sınıflandırılabilir. Bu seviyeler bir aracı şarj ederken kullanılan güç çıkışlarını, dolayısıyla şarj etme hızını ifade eder. Her seviyede, düşük veya yüksek güç kullanımı ve AC veya DC şarjını yönetmek için dizayn edilmiş konektör türleri bulunur. Elektrikli aracınız için farklı şarj seviyeleri, aracınızı şarj ettiğiniz hızı ve gerilimi ifade eder. Kısaca, Seviye 1 ve Seviye 2 şarjlar için aynı standart fişler ve uygun adaptörler kullanılmakla birlikte, DC hızlı şarjı için farklı markalara göre ayrı fişler gereklidir.
Seviye 1 şarj cihazları, basitçe standart bir elektrik prizine takılan 120 voltluk AC fişi kullanır. Bir ucunda prize takılan standart üç ayaklı ev tipi fiş, diğer ucunda araç için standart J1722 konektör bulunan Seviye 1 EVSE kablosu ile yapılabilir. 120V AC prize takıldığında şarj oranları 1,4 kW ile 3 kW arasında değişir. Batarya kapasitesine ve durumuna bağlı olarak şarj 8 saat ila 12 saat arasında sürer.
Seviye 2 şarj genellikle halka açık şarj olarak adlandırılır. Evinize Seviye 2 şarj ekipmanı kurulabilir, yoksa çoğu Seviye 2 şarj cihazı yerleşim alanlarında, kamu kuruluşlarınca işletilen otoparklarda, iş yerlerinde ve özel kişilerce işletilen yerlerde bulunur. Montaj gerektiren Seviye 2 şarj cihazları, 240V AC fişi aracılığıyla şarj olanağı sunar. 7 kW ila 22 kW'lık şarj oranına sahip Tip 2 konektör ile şarj işlemi genellikle (batarya kapasitesine bağlı olarak) 1 ila 11 saat sürer. Örneğin, 64 kW batarya ile donatılmış KIA e-Niro’nun şarj süresi, şarj istasyonuna bağlı 7,2 kW’lık Tip 2 şarj cihazı ile yaklaşık 9 saattir.
Seviye 3 şarj, elektrikli araçları şarj etmenin en hızlı yoludur. Seviye 2 şarj üniteleri kadar yaygın olmamasına rağmen, Seviye 3 şarj cihazları da yoğun nüfuslu her yerde bulunabilir. Seviye 2 şarjın aksine, bazı elektrikli araçlar Seviye 3 şarja uygun olmayabilir. Montaj gerektiren Seviye 3 şarj cihazları, 480V AC veya DC fişleri aracılığıyla şarj olanağı sunar. 43 kW ila 100+kW şarj oranı ile CHAdeMO veya CCS konektörü kullanılarak şarj süresi 20 dakika ila 1 saat arasında sürebilir. Hem Seviye 2 hem de Seviye 3 şarj cihazlarında şarj istasyonlarına bağlanmış konektörler bulunur.
Şarj edilen her cihazda olduğu gibi, araba bataryanızın verimliliği her şarj ile düşecektir. Gerekli özen gösterilirse, araba bataryaları beş yıldan daha uzun süre kullanılabilir! Ancak arabanızı ortalama koşullarda günlük olarak kullanıyorsanız, bataryanızı üç yıldan sonra değiştirmeniz önerilir. Bu süre geçtikten sonra çoğu araba bataryası yeterince güvenilir olmayacaktır ve bu sebeple bazı güvenlik sorunlarına yol açabilir. Elektrikli araba fişlerinin türleri
AC (alternatif akım) şarj için iki farklı fiş
Tip 1 fiş, Amerika ve Asya’daki elektrikli otomobiller için tek fazlı standart fiştir. Aracınızı, 7,4 kW’a kadar çıkan güç seviyesinde şarj etmenizi sağlar.
Tip 2 fiş, üç fazlı bir fiştir ve standart model olarak kabul edilir. Akımın geçmesini sağlayan üç ekstra kablo sayesinde aracınızı daha hızlı çalıştırır. Özel mekanlarda şarj gücünün 22 kW'a kadar çıkması olağandır, halka açık şarj istasyonlarında ise 43 kW'a kadar güç kullanılabilir. Halka açık şarj istasyonlarının çoğu tip 2 prize sahiptir. Şarj kablosu tiplerinin üçü de bu priz ile kullanılabilir ve elektrikli araçlar hem tip 1 hem de tip 2 fişler ile şarj edilebilir.
DC (doğru akım) şarjı için iki farklı fiş
Tip 2 Kombo (Birleşik Şarj Sistemi veya CCS)
CCS fişi, tip 2 fişin geliştirilmiş bir hali olan beş uçlu bir fiştir. Hızlı şarj için ekstra iki güç bağlantısına sahiptir ve 170 kW’a kadar AC ve DC şarj gücü sağlar. Pratikte bu değer genellikle 50 kW civarındadır.
CHAdeMO Fişi
Elektrikli araç şarj kablosu türleri:
Mod 2 şarj kabloları genellikle ev soket bağlantıları içindir ve tedarikçiler tarafından sağlanır. Bölgeye göre farklı versiyonları vardır. Konektör fişi ile araç fişi arasındaki bağlantıyı sağlamak için ICCB In-Cable Control Box adı verilen bir kutu kurulur.
Mod 3 şarj kabloları da bölgeye göre değişiklik gösterir ama şarj istasyonunu doğrudan elektrikli aracınıza bağlarlar. Şarj istasyonlarında genellikle tip 2 soket bulunur, bu soketler araçların hem tip 1 hem de tip 2 fişler ile şarj edilmesine olanak sağlar. Bölgeye ve üreticiye bağlı olarak, tip 2’den tip 2’ye mod 3 şarj kablosu veya tip 2’den tip 1’e mod 3 şarj kablosu gereklidir.
Türkiye’de İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyükşehirler başta olmak üzere pek çok ilde elektrikli otomobil şarj noktaları bulunuyor. Elektrikli araç sayısının artmasına bağlı olarak, ülke çapındaki elektrikli araç şarj istasyonlarının da giderek daha büyük bir hızla artacağı öngörülüyor.
Şu an için böyle bir çalışma bulunmamaktadır. Fakat ilerleyen zamanlarda şarj istasyonlarının artmaya başlaması ile birlikte bu alanlarında oluşturulabileceği düşünülmektedir.
Geleneksel benzinli motorun yerini, gücünü şarj edilebilir bataryalardan alan bir elektrik motoru alır. Benzinli motorların çalışması, yakıt kullanımıyla bir boru tesisatına benzerken, elektrik motorlarınınki bir elektrik tesisatına benzer. Elektrikli bir araba kullandığınızda neredeyse hiç ses çıkarmadığını fark edersiniz. Bunun sebebi elektrikli araçların elektrikle çalışması ve debriyaj, vites kutusu, şanzıman veya egzoz borusuna sahip olmamasıdır.
Elektrik motorları ve klasik motorlar arasında birçok fark bulunur. Aynı beygir gücüne sahip bir elektrik motorunun fiyatı, fosil yakıtlı motorlara göre çok daha düşüktür. Tek bir hareketli parçaya sahip olan elektrik motorunun kullanım ömrü daha uzundur. Genellikle, düzgün olarak bakımı yapılmış bir elektrik motoru, büyük onarımlara ihtiyaç duymadan 30 saate kadar kullanım ömrüne sahiptir. Bu da, elektrik motorlarının benzinli motorlara kıyasla daha az bakım gerektirdiği anlamına gelir. Elektrik motorları, durdurulduğunda arabayı kapatarak ve frenleme sırasında bataryayı şarj ederek boşa harcanan enerjiyi en aza indirir ve bu sebeple kendiliğinden enerji tasarrufu sağlar.
Araba kullanmaya manuel vitesle başlayanlar vites değiştirmeye aşinadır. Amaç ister kısa sürede hızlanmak ister seyir hızına etkin bir şekilde ulaşmak olsun, içten yanmalı motorlar sadece bazı RPM aralıklarında etkin güç üretir. Bu nedenle, doğru RPM aralığında vites değişimi yoluyla gerekli güç dağılımının sağlanması gerekir. Genellikle, aracı hareketsiz halden çıkarmak için düşük viteslerde tork çıkışı en yüksektir. Araç ivme kazandıkça tork yavaş yavaş düşer. Bu nedenlerle, vites oranları üreticiler tarafından her viteste etkin gücü en üst düzeye çıkarmak amacıyla motor çıkışına göre dikkatlice hesaplanır ve ayarlanır.
Elektrikli arabalarda ise durum farklıdır. Elektrikli arabalar, elektrik motorları sebebiyle çok vitesli şanzımana ihtiyaç duymaz. İçten yanmalı motorlar güç çıkışı için farklı oranlarda birden fazla vitese ihtiyaç duyarken, elektrik motorları belirli bir aralıktaki herhangi bir RPM'de istikrarlı miktarda tork üretir. Elektrik motorları anında güç sağlar, yani içten yanmalı motorlarda olduğu gibi devir yoluyla tork oluşturulmasına gerek yoktur. Araç üreticileri, vites değiştirmeye gerek olmaksızın elektrik motorun verimliliğini üst düzeye çıkarmak için dikkatlice hesaplanmış vites oranları kullanır.
Elektrikli arabaların evde şarj olanakları, aracın marka ve modeline göre değişiklik gösterebiliyor. Eğer gerekli güç kaynağı satın alım esnasında araçla birlikte temin edilirse, EV’nin evde şarj edilebilme imkânı da bulunuyor. Ancak ev tipi prizlerin güç seviyesi düşük (Seviye 1) olduğundan, batarya şarjının yüzde 100 dolması yaklaşık bir gün sürebiliyor. Buna karşılık benzin istasyonlarında, AVM’lerde ve otoparklarda yer alan Seviye 2 (AC) ve 3 (DC) şarj istasyonları ile bu süre çok daha kısalıyor.
Alternatif akım (Alternative Current - AC) ve doğru akım (Direct Current - DC), güç aktarımı için kullanılan iki elektrik akımı türüdür. Doğru akım, güç kaynağından çıkan enerji dalgasını yüksek potansiyelden alçak potansiyele doğru sabit olarak aktarır. Bu bakımdan aktarım esnasında güç kaybının minimum olduğu DC’de, elektronlar sadece negatif kutuptan pozitife doğru hareket eder.
DC’nin uzak mesafelere iletiminde büyük oranda kayıplar yaşanırken, AC’de kullanılan alternatörler sayesinde elektrik enerjisi çok uzun mesafelere güvenli bir şekilde iletilebilir. Bu nedenle endüstride ve konutlarda ağırlıklı olarak, akımın yönünü pozitif ve negatif kutuplar arasında dönüşümlü şekilde ileten alternatif akım tercih edilir. Doğru akımın Volt değeri oldukça yüksek iken, alternatif akımda gerekli enerji ihtiyacı daha düşük bir voltajla karşılanır. Yine de AC, pek çok elektronik aygıtın sorunsuz bir şekilde çalışması için güvenliğin yanı sıra yüksek düzeyde yeterlilik de sağlar.
Elektrikli araçlarda şarj dolumu için;
Bunlar arasında yer alan batarya değiştirme işlemi, genellikle abonmanlık üzerinden belirli değişim noktalarında yapılıyor. Söz konusu yöntem, şarj dolumu sırasındaki zaman kaybının önlenmesi adına EV kullanıcıları için diğer seçeneklere göre daha yeni ve etkili bir çözüm sunuyor. QuickDrop hizmeti sayesinde, aracın şarjı bittiğinde dolu bataryanın montajı elektrikli araba dolum istasyonlarında veya ilgili servis noktalarında dakikalar içerisinde tamamlanabiliyor.
Kablosuz şarj ise EV’lerde şarj eklentisi taşıma ihtiyacını ortadan kaldırması bakımından hem pratik hem de risksiz bir yöntem olarak öne çıkıyor. Bu şarj yönteminde, aracın zemin üzerine montajlı halde bulunan indüktif bir elektrik alanına park edilmesi yeterli oluyor. Geriye ise sadece şarj dolumunu beklemek kalıyor. Bu temassız (indüksiyonlu) şarj yöntemi ayrıca, gelecekte araçların hareket halindeyken de şarj edilebilmesinin önünü açan en büyük yeniliklerden biri olarak görülüyor. En son ve en yaygın uygulama olan kablolu şarjda da batarya tiplerine ve şarj yöntemlerine göre üç farklı yöntem bulunuyor. Bunlar, güç düzeyleri doğrultusunda “seviye” ile ifade ediliyor.
Maliyet, nerede, ne zaman ve nasıl şarj ettiğinize göre beklenmedik ölçüde değişiklik göstermekle birlikte, toplam maliyetin içten yanmalı motora sahip bir arabaya kıyasla çok daha az olduğu kesindir. Elektrikli bir aracın bataryasının kapasitesi, pillerde depolanan enerjinin bir ölçüsü olan kilowatt saat (kWh) cinsinden ifade edilir. Örneğin, Kia Niro EV 64 kWh’lık bataryaya sahiptir. Aracınızı şarj etmenin maliyetini hesaplamak için elektriğin maliyetine bakmanız (halka açık bir şarj noktasında veya kendi evinizdeki) ve hesaplamayı yapmanız yeterlidir.
Bir garajınız ve/veya elektrik şebekesine erişiminiz varsa, elektrikli arabanızı evinizde şarj etmek en pratik ve uygun maliyetli yoldur. Aracınızı tamamen şarj etmek 10,50 dolar tutar. Seviye 1 şarj olarak adlandırılan şarjda, standart elektrik prizine takılan sıradan 110 voltluk şarj ünitesi kullanılarak, arabayı tam olarak şarj etmek 8 ila 24 saat sürer. Öte yandan, bir elektrikçinin garajınıza 240 voltluk hat bağlaması için 250-400 dolar harcarsanız, tamamen boşalmış bir bataryayı dört saat gibi kısa bir sürede şarj edebilen Seviye 2 şarjından faydanalanabilirsiniz. Harici Seviye 2 şarj ünitesi için ayrıca maliyeti 300 ila 1200 dolar arasında olan elektrikli araç servis ekipmanına (EVSE) da ihtiyaç vardır. Elektriğin maliyeti benzin fiyatlarına kıyasla çok daha istikrarlıdır. Bölgenizdeki elektrik tedarikçisini ve kullandığınız planı kontrol etmeyi unutmayın.
1 Saatlik Şarj - 30 km Sürüş Mesafesi
Seviye 2 halka açık şarj genellikle varış noktası şarjı olarak adlandırılır. "Varış
noktanızda" birkaç saat kalmayı planlıyorsanız, oldukça iyi bir çözümdür. Halka açık bir
şarj istasyonunda elektrikli arabanızı şarj etmenin maliyeti, istasyonun sahibine göre
farklılık gösterebilir. Bazı Seviye 2 halka açık şarj yerleri ücretsiz olarak kullanılırken,
diğer istasyonlar ise başlangıç ücreti, dakika başına ücret ve/veya kWh başına ücret gibi
kullanım ücretleri almaktadır. Kullanım başına ortalama ücret 1,00 dolar/saat veya şarj
başına 2,50 dolardır. Normalde, halka açık şarj istasyonlarında maliyet kilowatt-saat
başına 0,11 dolar ila 0,15 dolar veya tam dolum için 2 ila 8 dolar arasındadır. Elektrikli
araçların daha yoğun olarak bulunduğu bölgelerde, paralı otoparklarda, kamu
kuruluşlarınca işletilen otoparklarda ve büyük şehirlerin yakınlarında kurulu üniteler
bulabilirsiniz. Kullandıkça öde esasına göre kredi kartı veya şarj şebekesine bağlı bir
hesap kullanabilirsiniz.
1 Saatlik Şarj - 250 km Sürüş Mesafesi
Standart Seviye 2 halka açık şarja kıyasla daha hızlı ve geliştirilmiş bir alternatif olan,
aynı zamanda DC Hızlı Şarj (DCFC) olarak da bilinen Seviye 3 halka açık şarj
istasyonlarıdır. Elektrikli bir aracın bataryasını 30 ila 45 dakikada kapasitesinin %80’ine
kadar doldurur. Seviye 3 şarj istasyonları genellikle kullanım başına ücret alır. Bu ücret
genelde saat başına 15 dolardır. Büyük şehirlerin yakınlarında mevcuttur. Seviye 3 şarj,
elektrikli araçları şarj etmek için en hızlı yol olmakla birlikte maalesef en pahalısıdır.
Tüm elektrikli araç bataryaları aynı değildir. Satın aldığınız elektrikli araç türlerinin batarya kapasiteleri farklıdır ve bazı durumlarda aynı araç için farklı batarya kapasitesi seçenekleri mevcut olabilir. Batarya ne kadar büyük olursa o kadar çok elektrik depolar ve şarj etmek de o kadar maliyetli olur. Kısacası, bataryayı şarj etmek için gereken zaman ve maliyeti, elektrikli aracınızın türü belirler.
Menzil endişesi, elektrikli araç sahiplerinin araçlarındaki bataryanın sürüş mesafesini katetmeye yetmeyeceğini düşünerek hissettikleri endişedir. Bu endişe, insanların elektrikli araçlara geçmesinin önündeki en büyük engeldir.
Gerçekte, çoğu insan günde ortalama 37 mil/59,5 km sürer. Yeni elektrikli arabaların çoğu tek bir şarj ile 322 km (200 mil) sürüş menziline sahiptir, yani bu araçlar rahatlıkla günlük sürüş mesafelerini karşılayabilir. Elektrikli araba sahiplerinin çoğu arabalarını gece evde şarj etmektedir. Aslında, ortalama sürüş alışkanlıklarına sahip kişilerin bataryayı her gece şarj etmesine gerek yoktur. Otomotiv üreticileri de şarjı uzun süre tutabilen elektrikli araba bataryaları üretiyor, böylece arabanızı birkaç gece fişe takmanıza gerek kalmıyor. Ayrıca, evinizin dışında düşündüğünüzden daha fazla şarj istasyonu mevcut, bu sebeple aracınızın şarj edilmesi gerektiğinde kolaylıkla bir tanesini bulabilirsiniz. Kısacası, arabanızı önceki gece şarj etmemiş olsanız bile yolun ortasında duracağından korkmanız için hiçbir sebep yok.
Elektrikli araçları kablolu şarj edebilmek için gereken ekipmanlar, modele göre değişecek şekilde araçlarla birlikte sunuluyor. Oldukça kolay bir sisteme sahip olan bu kablolu şarj yönteminde “ev tipi”, “normal” ve “hızlı şarj” olmak üzere, sayı ile ifade edilen üç seviye bulunuyor.
2.1 Seviye 1 Şarj (Ev Tipi) Özellikleri Nedir?
2.2 Seviye 2 Şarj (Normal) Özellikleri Nedir?
2.3 Seviye 3 Şarj (Hızlı) Özellikleri Nedir?
2.3 Seviye 1 Şarj (Ev Tipi) Özellikleri Nedir?
Elektrikli arabalardaki lityum iyon batarya paketinin fiyatı, üretim miktarı arttıkça oldukça düşmüştür. Ayrıca, batarya üretiminde kullanılan daha uygun maliyetli seçeneklerin geliştirilmesi de fiyat düşüşüne katkıda bulundu. Elektrikli arabaların ilk kez piyasaya sürüldüğü 2010 yılında, bataryaları yaklaşık kilowatt-saat (kWh) başına 1 dolar tutuyordu. Bloomberg Yeni Enerji Finansmanı'nın Aralık 2019'da yayınladığı yıllık rapora göre, o zamandan bu yana lityum iyon batarya fiyatları son on yıl içinde %87 oranında azalarak 156 dolar/kWh'ye düştü. Araştırma ayrıca daha önce fiyatların 2030’a kadar 73 dolar/kWh’a kadar düşeceğini öngörmüştü. Fiyatlar düştükçe, otomobil üreticileri modellerine daha fazla batarya kapasitesi eklemek için bir altyapı geliştirdiler, böylece daha yüksek kapasiteli bataryalara sahip ekonomik araçlar üretilmesi mümkün oldu.
Elektrikli bir araba için en yüksek bakım maliyeti bataryasının değiştirilmesidir. Ancak batarya fiyatları sürekli düşüyor ve güncel tahminlere göre 2030'a kadar 100 dolar/kWh'a düşmesi bekleniyor. Çoğu otomobil üreticisi, belirli bir süre veya mesafe için elektrikli arabanın bataryalarının yenilenmesi masrafını karşılayan bir garanti sunuyor. Her şirketin batarya garantisinin kapsadığı yıl ve kapsam ülkeye göre değişiyor.
Elektrikli araba bataryasının maliyetini, üretimde kullanılan ham madde ve kapasite (kilovatsaat - kW/s) belirliyor. Modern elektrikli araçlarda kullanılan pillerin en yaygını olan lityum-iyon bataryalar, kW/s değerine göre yukarıda bahsedilen fiyatlarla (2020: 150 dolar) alıcılarına ulaşıyor. Bu bağlamda 17 kW/s bir batarya ile 80 kW/s kapasiteye sahip batarya arasındaki fiyat farkı, yıldan yıla doğru orantılı olacak şekilde değişebiliyor. Ancak bazı firmaların sunduğu batarya kiralama olanağı sayesinde, satın alım maliyeti yerine düzenli olarak daha düşük ücretler de ödenebiliyor.
Elektrikli araba akü fiyatları tek seferde ödeme bakımından pek çok kullanıcıya zorluk yaşatabileceğinden, kimi markalar (örn; Renault) bataryaları araçla birlikte satmak yerine eş zamanlı kiralama hizmeti sunuyor. Bataryanın değiştirme hizmeti ve sigortası da kira tutarına dahil ediliyor. Böylece bataryanın performansı düştüğünde veya zarar görmesi halinde, ilgili firma ek masraf olmaksızın yenileme işlemini gerçekleştiriyor.
Kimi otomobil üreticileri (örn; BMW) ise bataryalarına garanti desteği sunarak, yapılacak tüm işlemleri peşinen araç satış tutarına yansıtabiliyor. Bakım gerekmesi durumunda yapılacak işlemlerin hayli basit ve uygun fiyatlı olması, potansiyel EV alıcıları için cazip bir seçenek oluşturuyor. Özetle, batarya kirası veya satış uygulamaları markaların hizmet politikasına göre farklılaşıyor.
Elektrikli araçların bataryaları genellikle lityum (lityum karbonat) bazlı olmakla birlikte; ağırlıklı olarak kobalt, manganez, nikel, alüminyum ve grafit gibi birincil bileşenlerin karışımından oluşuyor. Örneğin; Tesla bataryası (S modeli özelinde) lityumun dışında kobalt, nikel ve alüminyumdan oluşurken, dünyanın en çok satan elektrikli aracı Nissan Leaf’in bataryası ise lityum-manganez alaşımlı olarak üretiliyor. Bu bileşenlerden bazıları nadir olarak bulunan maddeler iken, bir kısmına göreli olarak daha kolay ulaşılabiliyor.
5.1. Lityum Nedir?
5.2. Kobalt Nedir?
Kobalt, doğada diğer minerallerle birlikte bulunan gümüş-beyaz renkli bir geçiş metali elementidir. Pek çok sektörde geniş bir kullanım alanına sahip olan kobalta, demir gibi manyetik özellik kazandırılabilmektedir. Bu nedenle bu element, elektrikli araba pili üretiminde manyetik etki için alüminyum ve nikel ile alaşımlı olarak kullanılır.
Manganez, geçiş metali sınıfında yer alan griye dönük görünüme sahip bir elementtir. Batarya üretiminde iletken bir katkı maddesi olarak kullanılan manganez, pil hücrelerinin katot (pozitif kutup) kutbu için diğer elementlerle (lityum-nikel-kobalt) alaşımlı hale getirilir.
Lityum karbonat, lityum tuzu olarak da bilinen ve beyaz toz görünümüne sahip olan inorganik bir bileşik türüdür. Diğer lityum ürünlerinin üretiminde kullanılan bu bileşik, ilaç ve elektronik endüstrilerinde geniş bir yer tutar. Lityum karbonat, batarya teknolojisinde ise lityum kobalt oksit elde edilmesinde kullanılır.
Çok uluslu yatırım bankası Goldman Sachs’ın yaptığı araştırmaya göre; 70 kwh bataryaya sahip olan Tesla S modelinde, 63 kilogram lityum karbonat eş değeri (lithium carbonate equivalent) ham madde kullanılmıştır. Bu da 10 bin telefonun içeriğindeki lityum pil ham maddesine eş değer bir miktar anlamına gelmektedir. Dolayısıyla elektrikli araçların pazar payında yüzde 1’lik artış olması, lityum karbonata olan talebin yıllık bazda 70 bin ton artacağını göstermektedir.
Grafit; grimsi-siyah renkli, yağlı ve esnek bir karbon minerali çeşididir. İyi elektrik iletkenliğinden dolayı pil teknolojisinde de kullanılan grafit, yardımcı malzeme olarak bataryadan en iyi verimin alınabilmesini sağlar. Yapılan yeni çalışmalarla, grafit tabakaları ayrılarak süper iletken bir malzeme olan grafen elde edilebilmektedir. Batarya teknolojisinin geleceği olarak görülen grafen piller, lityum pillere göre 7,5 kat daha fazla şarj edebilme kapasitesine sahiptir. Ayrıca lityumdan daha ucuz bir malzeme olmasıyla, batarya maliyetlerini büyük oranda düşüreceği de öngörülmektedir.
Nikel, korozyona karşı dayanıklı bir madde olarak genellikle diğer elementlerle alaşımlı kullanılan bir metal türüdür. Ayrıca diğer metalleri korumak amaçlı kaplama olarak da tercih edilen bu madde paslanmaz çelik, mıknatıs, para vb. gereçlerin üretiminde kullanılır. Pil teknolojisinde de bu özelliği doğrultusunda tüm batarya çeşitlerinin üretiminde önemli bir rol oynar.
Alüminyum, yumuşak bir metal türü olup doğada çoğunlukla boksit cevheri olarak bulunur. Oksitlenmeye karşı oldukça dirençli bir element olan alüminyum, hafif yapılı olması sayesinde uzay ve havacılık gibi önemli sektörlerde kritik bir yer tutmaktadır. Bu metal, modern EV bataryalarında nikel ve kobalt ile birlikte kullanılır. Ni-Co alkalin adıyla da bilinen bu şarj edilebilir piller, hızlı dolum ve yüksek performans özellikleriyle öne çıkar.
Elektrikli arabaların batarya ömrü, tıpkı akıllı telefonlarda olduğu gibi bataryanın malzemesine ve kullanım yoğunluğuna bağlı olarak değişkenlik gösteriyor. Yapılan kimi araştırmalar EV bataryalarının değişim gerekmeden 20 yıla kadar kullanılabileceğini gösterse de, pek çok otomobil üreticisi bataryanın öngörülen ömrü doğrultusunda 8 ila 10 yıl garanti sunuyor. Bir Li-Ion batarya, ortalama olarak 500 ila 1000 kez şarj edilebilme özelliğine sahip olup, ömrü boyunca 100-160 bin kilometre arası menzil katedebiliyor. Elektrikli araçlardaki lityum iyon polimer bataryalar, kullanım ömürleri boyunca kapasitelerinin bir kısmını kaybeder, ancak bataryanın ne kadar dayanacağı çeşitli faktörlere bağlıdır. Sürücüler bu faktörleri göz önünde tutarak araçlarındaki bataryanın ömrünü uzatabilirler.
Elektrikli araçların bataryaları, aracın markasına göre modüler veya görece daha kompakt bir sisteme sahip olabiliyor. Tam modüler tasarıma sahip olan araç bataryaları, yüzde 5 veya daha fazla performans kaybı yaşadığında belirli hücrelerin değişimine olanak tanıyor. Böylece komple değişime gerek olmaksızın bataryanın ömrü uzatılabiliyor.
Kompakt yapıda tasarlanan bataryalar ise yine birden fazla parçaya sahip olup modül değişimine imkân sağlıyor. Ancak bu türlerde genellikle, üretici tarafından garanti edilen kilometre veya kullanım süresi sonunda servis noktalarında değişim yapılıyor. Kimi batarya üreticileri ise kurdukları istasyonlarla, dönüşümlü batarya kullandırma hizmeti veriyor. Böylece mevcut bataryanın şarjı bittiğinde, kullanıcılar abonmanlık üzerinden hızlıca batarya değişimini yaptırarak yola devam edebiliyor.
Lityum-iyon piller soğuk havaya maruz kaldığında, pil içindeki kimyasal reaksiyonlar yavaşlar veya tamamen durur. Sonuç olarak, batarya çalışmaya devam etmek için cihazın ihtiyaç duyduğundan daha az akım boşaltır. Bu durum araçların gidebileceği menzili etkilemektedir.
Bir bataryayı yaşlandıran tek şey, akıp giden yıllar değildir. Zaman elektrikli araç bataryaları için temel bozulma sebebi olmakla birlikte, bataryanın şarj durumu ve aşırı hava koşullarına maruz kalması da batarya ömrünü önemli ölçüde etkiler.
Park halinde ve fişe takılı değilken yüksek sıcaklığa maruz kalma, en yaygın tehlike halidir. Elektrikli arabanızdaki otomatik sıcaklık kontrol sistemi, optimum verimlilik için bataryanızı gereksiz yere boşaltarak sıcaklığı düşük tutmaya çalışır. Bu performans normalde sadece elektrikli aracınız yolda bataryasını kullanırken çalışmalıdır. Bu nedenle elektrikli arabanızı gölgeye park etmeli veya fişe takarak, termal yönetim sisteminin sadece şebeke gücünü kullanarak çalışmasını sağlayabilirsiniz. Ayrıca aracın kullanım sırasında da istikrarlı bir sıcaklık aralığında çalıştığından emin olunuz.
Elektrikli arabalarda, bataryanın aşırı şarj edilmesini veya aşırı boşatılmasını önlemek amacıyla bir batarya yönetim sistemi vardır. Bataryanın şarj durumunu yüzde 0’dan yüzde 100’e çıkarmamak, aracınızın batarya ömrü performansını iyileştirir. Tam şarjla daha uzun mesafe katedebilirsiniz ama bataryanızın genel kullanım ömrü için bu hiç iyi değildir.
Bataryalarınız tamamen boşalmak üzereyken hızlı şarj kullanmak oldukça kolay bir yoldur. Ancak hızlı şarj, kısa bir süre içinde bataryaya o kadar fazla akım verir ki bataryanız zorlanır, bu da daha hızlı eskimesine sebep olur. Bataryanın eskiyişini fark etmek zor olsa da, sekiz yıllık standart şarj, sekiz yıllık hızlı şarja kıyasla %10 daha fazla batarya ömrü sağlar.
Elektrikli arabaları boş veya tamamen dolu bataryayla park etmek veya muhafaza etmek de bataryalarını bozar. Elektrikli arabanızı çok sık kullanmıyorsanız veya evden uzun bir süreliğine gitmeyi planladıysanız, arabanız için zamanlamalı bir şarj cihazı alın ve fişe takın. Aracınızı uzun süre yüzde 100 şarj ile park halinde bırakırsanız, batarya siz yokken şarj durumunu korumakta zorlanır. Şarj cihazını; şarjı düşük seviyenin biraz üstünde tutacak, maksimum kapasiteye kadar doldurmayacak, yani ortalama yüzde 25 ila yüzde 75 arasında bir şarj seviyesinde tutacak şekilde ayarlamak, kullanabileceğiniz yöntemlerden biridir.
Elektrikli araçlar geleneksel otomobillere kıyasla daha yüksek bir alım fiyatına sahip olmasına karşılık; kullanım süresi boyunca enerji ve bakım maliyetlerini çok büyük oranda düşürüyor. Nitekim elektrik enerjisi, benzin ve mazota (dizel yakıt) göre her zaman için daha düşük yatırımlarla elde edilebiliyor. Üstelik elektrik üretimi yenilebilir enerji kaynaklarıyla sağlandığında sadece EV’ler için değil, yerleşim bölgeleri için bile ortalamadan çok daha Akaryakıta göre yüzde 75’e kadar tasarruf sağlayabilen EV’ler, büyük şehirlerdeki ücretsiz ya da uygun fiyatlı şarj istasyonları aracılığıyla maliyet avantajını daha da artırıyor. Uzmanlar, aracını evde şarj edenler için ise gece saatlerini kullanmanın gündüze göre daha ucuz olduğunu belirtiyor. Tüm bunlara ek olarak, basit mekanizmaları gereği EV’lerin servis ve bakım işlemleri de geleneksel araçlara kıyasla çok daha düşük ücretlerle gerçekleştirilebiliyor. Görece yüksek maliyetli olan pil değişimiyse kullanıma göre sekiz yıla kadar gerekmediğinden, EV’ler sürücüler için birçok yönüyle cep dostu olarak öne çıkıyor.
Elektrikli araçların çok fazla bakım problemi yaratmadığı aşikardır, ancak batarya, elektrik motoru ve küçük elektronikler dahil olmak üzere elektrik sistemleri için düzenli kontroller yaptırmanız gerekir.
Batarya, elektrikli bir arabanın en kritik, pahalı ve büyük parçasıdır. Bataryanızla ilgili kararlarınız ve batarya şarj etme alışkanlıklarınız gibi elektrikli aracınızı kullanma şekliniz, aracınızın kullanım ömrünü belirler.
Ayağınızı gaz pedalından ve/veya fren pedalından kaldırdığınız zaman, elektrik motorunun bir jeneratör olarak çalışmasını ve üretilen elektriği batarya paketine iletmesini sağlarsınız. Elektrikli arabanızdaki rejeneratif fren sistemi, aracı motor direncini kullanarak yavaşlatır ve enerjiyi bataryaya geri yollayarak fren balatalarının daha uzun süre dayanmasını sağlar. Ancak elektrikli araçların da yedek sistem olarak sürtünme frenleri vardır, bu sebeple basıncın fren pedalının tepkisini belirlediğinin farkında olmanız ve frenlere çok kuvvetli basmayarak sürüşünüze dikkat etmeniz önemlidir.
Elektrikli arabalar, bakım için içten yanmalı motorlu araçlara kıyasla çok daha az sıvıya ihtiyaç duyar. Elektrikli arabalar termal yönetim sistemine sahiptir ve bataryanın sıcaklığını düzenlemek için soğutucu kullanırlar. Ön cam silecek sıvısı ve fren sıvısının da bakımı gerekir. Modelden modele değişen soğutucu sistemi aralıklarını öğrenmek için kullanım kılavuzunuza bakabilirsiniz.
Elektrikli araçlar ile benzinli araçların yakıt masrafları
Elektrikli araba için teşvikler
Bakım Plug-in ve hibrit elektrikli araçlarda bakım nasıl olur?
Bataryası ister akaryakıtlı motora bağlı olsun isterse de dışarıdan şarj edilebilir; hibrit elektrikli araçların tümünde, fosil yakıtla çalışan bir motor bulunuyor. Dolayısıyla hibrit elektrikli araçların bakım gereksinimi de fosil yakıtla çalışan araçlar ile yakın aralıklarda oluyor.
Şu da bir gerçek ki akaryakıtlı araçların ağır bakımı genellikle ilk 8 ila 10 bin kilometrede gelirken, hibrit araçlardaki ilk kilometre bakımı ağırlıklı olarak 15 binde oluyor. Çünkü hibrit araçlardaki içten yanmalı motor, elektrikli motor desteği sayesinde daha az aşınıyor. Bu da motorun bakım zamanının daha uzun mesafeler katedildikten sonra gelmesini sağlıyor.
Bakım periyodunda neler kontrol edilir? Değişir?
Elektrikli araçlar, içten yanmalı motora sahip araçlarda olduğu gibi akaryakıt kullanmıyor. Bu sayede yakıtın yanması esnasında belirli parçalarda ısınmaya/ateşlemeye bağlı sorunlar da ortaya çıkmıyor. Hatta motor oldukça sessiz çalıştığı ve anlık tork ürettiği için titreşim de yüzde sıfır düzeyinde oluyor. Bu nedenle aracın ne kısa ne de uzun vadede zarar görmesine yol açacak önemli bir olumsuz durum yaşanmıyor.
3.1. Batarya (Ağır bakım)
3.2. Lastikler (Rutin bakım)
Elektrikli araçların lastikleri, yol koşullarından dolayı genellikle geleneksel araçlarla aynı düzeyde etkileniyor. Bu nedenle EV’lerin lastik bakımında, diğer araç çeşitlerine göre büyük bir farklılık bulunmuyor.
3.3. Fren Hidroliği ve Balatalar (Periyodik bakım)
Elektrikli araçların lastikleri, yol koşullarından dolayı genellikle geleneksel araçlarla aynı düzeyde etkileniyor. Bu nedenle EV’lerin lastik bakımında, diğer araç çeşitlerine göre büyük bir farklılık bulunmuyor.
3.4. Filtreler (Rutin bakım)
Hava filtresi, polen filtresi vb. bileşenler, her kullanımda devrede olduğu için EV’lerde standart olarak bakım yapılması gereken parçalar arasında yer alıyor.
3.5. Elektrikli Parçalar (Ağır bakım)
Elektrikli araçların çalışması için tüm yükü, motor ve batarya ile birlikte elektrik iletiminden sorumlu parçalar oluşturuyor. Bu nedenle araç ağır bakımı esnasında elektrikli parçalar da kontrol ediliyor. Ancak yüksek akım söz konusu olduğu için EV bakımlarının mutlaka işin uzmanı teknikerler tarafından yapılması gerekiyor.
3.6. Elektrik Motoru (Ağır bakım)
Elektrikli aracın ilk ağır bakımında motorun performansı da detaylı bir şekilde ölçülüyor. Motorun rotor adlı hareketli parçasının, rulmanların, fanın ve diğer önemli bileşenlerin çalışma durumu kontrol edildikten sonra, (nadir olarak) ihtiyaç duyulması halinde bu parçaların değişimleri kolayca sağlanabiliyor.
Elektrikli Araçlarda Bakım Masrafları Nedir?
Elektrikli otomobil bakımının masrafları, geleneksel araçlarda olduğu gibi bakımı yapılan parçaya göre farklı tutarlarda olabiliyor. Fakat batarya dışındaki tüm parçaların bakımı için genellikle 200-2000 TL arası tutarlardan söz ediliyor. Bu da aracın bakım ihtiyacının ne denli az olduğu düşünüldüğünde, EV kullanıcılarını hem yakıt hem de bakım masrafı açısından oldukça avantajlı kılıyor.
Elektrikli Araç ve İçten Yanmalı Araçlarda Bakım Farklılıkları Nelerdir?
Otomobil üreticileri, dizel araçlarda ilk ağır bakımın araç 8 bin kilometreye ulaştığında yapılmasını öneriyor. Dizel araç bakımı, bunun haricinde yakıt sisteminin kontrolü bakımından da daha fazla ehemmiyet arz ediyor. Benzinli araç bakımının da aynı şekilde, tahriki sağlayan parçaların fazla olmasından dolayı sık sık yapılması gerekiyor.
Tüm bunlara karşılık elektrikli araçlar, tahrik için sadece 10 küsur parçadan oluşması ve yağ-sıvı gibi ihtiyaçlara sahip olmamasından dolayı minimum bakım istiyor. Dolayısıyla bu araçları bir yıldan uzun süre hiç bakıma götürmeden kullanmak dahi mümkün oluyor. Bu da elektrikli araçların avantajlarını kullanıcı nezdinde ikiye katlıyor!
Elektrikli Araçların Yağ Değişimine İhtiyacı Var Mı?
Elektrikli otomobiller tamamen farklı tahrik sistemleri kullanır, bu nedenle aracınızın bakımı sırasında yağ değişimi konusunu asla dert etmenize gerek kalmaz. Geleneksel benzinli arabaların yanmalı motorlarındaki hareketli parçaların yağlanması gerekir. Motorun supapları, pistonları ve diğer hareketli bileşenleri çok yüksek hızlarda karşılıklı olarak sorunsuz çalışmalıdır. Bu yüzden, motorun yakın toleranslı etkileşimleri için yağ değişimi gereklidir. Metallerin birbiriyle teması sebebiyle yağda atomik metal pulları birikir, bu sebeple sadece benzinle çalışan motorun sorunsuz çalışması için değil, aynı zamanda güvenliğiniz ve motorun uzun ömürlü olması için de eski yağın boşaltılması ve yeni yağ konulması gereklidir.
Ancak bir elektrikli araçta bunların hiçbirine gerek yoktur. Elektrikli araçlar, elektrik motorunu çalıştırmak için bataryayı kullanarak hareket eder. Motor pistonları, supapları ve yağlanması gereken diğer parçalara ihtiyaç duymadığı için elektrikli bir aracın düzenli yağ değişimlerine ihtiyacı yoktur. Elektrikli otomobiller tamamen farklı güç aktarma organları kullanır, bu nedenle geleneksel otomobiller için gerekli olan rutin yağ değişimleri hakkında endişelenmenize gerek kalmaz. Elektrikli arabanızın yağa ihtiyacı olmasa da, bu üç sıvının rutin kontrolü gereklidir:
Soğutucu, fren sıvısı ve ön cam yıkama sıvısı.
1 Soğutucu: Elektrikli arabalar, bataryaların aşırı ısınmasını önlemek için termoregülasyon sisteminde dolaşan soğutucu sıvı akışını kullanır. Bakım sırasında soğutucu sıvıyı ekleyip değiştirmeniz gerekir.
2 Fren Sıvısı: Rejeneratif fren sisteminin sorunsuz çalışması için fren sıvısına ihtiyaç vardır. Genelde, elektrikli araçlardaki fren sıvısı yaklaşık 40 km'den (25.000 mil) sonra değiştirilmelidir.
3 Ön Cam Yıkama Sıvıs: Ön cam yıkama sıvısını kullanımına bağlı olarak gerektiğinde tekrar doldurmalısınız.
Elektrikli araç onarımı ile ilgili personel sertifikası mevcut mudur?
Batarya Elektrikli Araç Bakım ve Onarımcısı (Seviye 5) ulusal meslek standardı 5544 sayılı Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) Kanunu ile anılan Kanun uyarınca çıkartılan 19/10/2015 tarihli ve 29507 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Ulusal Meslek Standartlarının ve Ulusal Yeterliliklerin Hazırlanması Hakkında Yönetmelik ve 27/11/2007 tarihli ve 26713 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Mesleki Yeterlilik Kurumu Sektör Komitelerinin Kuruluş, Görev, Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre MYK tarafından hazırlanmış, sektördeki ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri alınarak değerlendirilmiş ve MYK Otomotiv Sektör Komitesi tarafından incelendikten sonra MYK Yönetim Kurulunca onaylanır.
Elektrikli araç bakım onarımı için TSE standartı mevcut mudur?
Şu an için mevcut olan bir standart yoktur fakat TSE bu konu hakkında çalışma yürütmektedir.
Elektrikli araç bakım ve onarım personeli görev tanımı nedir?
Batarya Elektrikli Araç Bakım ve Onarımcısı (Seviye 5), iş sağlığı ve güvenliği, çevre koruma, kalite ve görev talimatlarına göre, batarya elektrikli araçların; basit veya karmaşık, rutin veya rutin olmayan arızalarının tespitini, ses-titreşim yorumlamasını, aracın elektriksel açıdan güvenliğe alınması ve güvenliğin kaldırılmasına karar verilmesini, müdahale sınırları içerisindeki parça değişimini, çalışma performanslarıyla ilgili yapısal ayarlarını, periyodik, önleyici ve onarıcı bakımını, araçlara uygun aksesuar ve ek donanımların montajını yapan veya denetleyen; bakım onarım işlemleri tamamlanan elektrikli araçların uygun şekilde çalışmasını sağlayan ve gerekli görülen tezgah ve yol testlerini gerçekleştiren; arıza tespit donanım ve yazılımlarını; kullanan, güncelleyen/sürüm yükselten, araç üreticisi tarafından verilmiş referans değerlerini kullanarak araç ve bileşenleri üzerinde gerekli ölçüm ve testleri yapan, ekibinin performansını değerlendiren ve geliştiren; iş planlaması, dağılımı ve koordinasyonunu yapan; ekip elemanlarına mesleki gelişim için eğitim veren ve yönlendirme yapan kişidir. Batarya Elektrikli Araç Bakım ve Onarımcısının işlem yaptığı elektrikli araçların; en uzun süre, en yüksek performansta ve sürücü, yolcu, yük güvenliğini sağlayacak şekilde çalışması esastır. Batarya Elektrikli Araç Bakım ve Onarımcısı, genel nezaret (gözetim) altında gerçekleştirdiği veya denetlediği bakım ve onarım işlemlerinin doğruluğundan ve kalitesinden, aracın güvenli hale getirilmesi, üreticinin talimatlarına uygun olarak transfer edilmesi işlemlerinden ve birlikte çalışılan diğer kişilerin emniyetinin sağlanmasından sorumludur. Batarya Elektrikli Araç Bakım ve Onarımcısı, işlemlerin her aşamasında ilgili bakım ve kullanım kılavuzları ile iş talimatlarına uygun çalışır; sorumluluk alanı dışında kalan problemleri ilgili kişi ve birimlere bildirir; öngörülemeyen değişimin bulunduğu iş faaliyetlerini yönetir ve denetler; gerçekleştirilen faaliyetlerin değerlendirilmesi ve geliştirilmesi için sorumluluk alarak yapılan işleri denetler; ekip oluşturur ve yönetir.
Elektrikli araçlar için hangi özel ekipmanlar kullanılmalıdır?
Sosyal Medyada Paylaşın:
Otomobilinizin garantisi bozulmadan, güvenle hizmet alabileceğiniz Garantili Oto Servis üyesi servislere web sitemizden kolayca ulaşabilirsiniz.
Tüm Servisler